Robert Montgomery

Modern sanatın en popüler isimlerinden, şiirle modern sanatı bir araya getiren Robert Montgomery, bir sergiyle 24 Nisan’a kadar İstanbul 74’te

05 Nisan 2015 – Habertürk

Bu ara çok konuşulan, Instagram’da en çok paylaşılan sergi, İstanbul ‘74’teki Robert Montgomery sergisi. Sanatçının Türkiye’deki ilk sergisinde sadece ışık çalışmaları değil, pek bilinmeyen ahşap oyma işleri de var.

“Sevdiğiniz insanlar içinizde birer hayalete dönüşür ve bu şekilde onları canlı tutarsınız” sözü var ya… İşte bu, Montgomery’nin özlü sözlerinin en ünlüsü. Yaptığı ışık, alev ve billboard enstalasyonları ile kült haline gelen ve şiiri görsel sanatlarla birleştiren Montgomery, Instagram hesaplarımızın baş tacı oldu bile. Güneş ışığı ile çalışan enstalasyonlarında, ahşap oymacılık işlerinde, sokaklardaki dev billboard çalışmalarında popüler kültürü eleştiriyor. Sosyal medyada bu denli popüler işlere imza atması da sanatının bir ironisi olsa gerek.

Işıklı harflerin en ünlü temsilcisi ile konakladığı Soho House İstanbul’da buluştuk.

Aslında bir sokak sanatçısısınız. Buna rağmen nispeten lüks galerilerde sergilerinizin olması ters bir durum değil mi?

İşlerimi bireyler için yapıyorum. Sanatın 2 kişi arasındaki sohbet gibi olduğunu düşünüyorum. İzleyicimin galerileri ziyarete gelen kişilerden fazla olmasını istiyorum tabii ki ama CV’mde 1-2 galeri sergisi olması gerekiyor.

İşleriniz aynı zamanda hem iğneleyici hem de çok melankolik. Bu İskoç olmanın getirisi mi?

Robert Burns’ün evine çok yakın bir evde büyüdüm. Kelt edebiyatına meraklıydım. İskoç şairlerin, sanatçıların çoğu hem huysuz hem de sarkastiktirler. Bunun da etkisi olabilir.

İşlerinizde kullandığınız harf karakterlerlerine nasıl karar veriyorsunuz?

Kendim çiziyorum. Ortaçağ sanatçılarının çizimlerinden çalıyorum biraz. C ve G gibi harflerde temiz yuvarlaklığı seviyorum ama aynı zamanda M, A ve N gibi harflerin sivri olmasını da. O sivri fontları yaparken heavy metal müzik fontlarından ilham aldım. O yüzden fontlarımın Ortaçağ ile Heavy Metal karışımı olduğunu söyleyebilirim. Çok dikkat çekmeyen ama ince detayları olan karakterler.

‘AFİŞİMİ ASARKEN POLİS ARABASINA GÖTÜRÜLDÜM’

İşlerinizin yer aldığı billboardlar için her zaman para ödüyor musunuz?

Hayır. Her zaman ödediğimi söyleyemem. Bu konuda bir gazetede ne kadar açıklama yapabilirim bilmiyorum ama billboard’ları bazen yasal bazen de yasal olmayan şekillerde kullandığımı söyleyebilirim. Bu konuyla ilgili en komik hikâyem Los Angeles’ta bana açık hava reklam ajansı olan Clear Channel tarafından verilen, şehrin en büyük billboard’larıydı. 6 yıl önce ben o billboard’ları resmen çalıyordum sonra onlar billboard’ları bana tahsis etmeye başladılar.

Eserlerinizi sokakta sergilemeye çalışırken başınız polisle derde girdi mi hiç?

Bir keresinde bir billboard’a afişimi asmaya çalışırken polis arabasına götürüldüm. Afişte “İngiltere ilk yalandır. İngiltere, kralların topraklarınızı sizden almak için söylediği yalandır” yazıyordu. 18. yüzyılda olsak büyük bir ihtimalle beni vatana ihanetle suçlayacak ve hapse atacaklardı. Ama o benim için çok güzel bir deneyim oldu. Çünkü beni tutuklayan 3 polisin de edebiyattan anlamayan kişiler olduğunu düşünmüştüm. Ama tam tersine biri şiiri çok seviyormuş. Şiir hakkında sohbet ettik ve İngiltere’nin kraliçeye olduğu kadar ona da ait olduğunu düşündüğünü anlattı.

Kendinizi bir sokak sanatçısı olarak mı görüyorsunuz yoksa kavramsal sanatçı mı?

Sağlam ve uzun süren bir sanat eğitimi aldım ama sokak sanatı yaparken hissettiğim heyecan bambaşka. Londra’ya ilk taşındığım zaman yaşadığım bölgedeki grafiti’lerden, özellikle Banksy’nin işlerinden çok etkilenmiştim. Banksy’nin çok yetenekli, çok özel bir sanatçı olduğunu düşünüyorum, o yüzden beni bir sokak sanatçısı olarak görürseniz onunla aynı tarafta olmaktan gurur duyarım.

Instagram olmasaydı işleriniz bu kadar popüler olabilir miydi sizce?

İnternetin varlığı konusunda çok şanslıyım ama bu sayede popüler olmadım. Çünkü çalışmaya başladığım ilk yıllarda internet çok yaygın değildi. Bir de sanatçıysan genellikle kulaktan kulağa yayılıyor ismin. İnternet sayesinde bu daha çok ve daha hızlı oldu. Küratörlük sistemindeki güç dengelerini değiştirdi bu durum. Son yıllarda Instagram, Facebook ve Tumblr insanların yaptıkları sanatı paylaştıkları birer araç haline geldi. Bu da sanatın demokratikleşmesini sağladı. İzleyicinin, sanatseverlerin hepsinin sanata ulaşma şansı var artık. Bu internetin en önemli faydalarından biri oldu bence.

Şiirleriniz bestelenecek olsa kimin söylemesini isterdiniz?

Kesinlikle Bob Dylan’ın. n İstanbul’da da bir billboard’da işlerinizi görmek isterdik… Billboard’da değil ama başka bir yerde göreceksiniz. İstanbul için özel, büyük bir eser hazırlıyorum.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s